Mindful beslenmenin temelinde mindfulness kavramı vardır. Mindfulness ile nefesimiz, bedenimiz, hislerimiz, duygularımız, düşüncelerimiz ve günlük hayat içindeki davranışlarımızın farkında olmak ve bunları yargılamadan nazik bir şekilde gözlemleyebilmek demektir.

Bunun içinde an’ a odaklanmak önemlidir. An’ da kalmak da…

Peki an’ da nasıl mı kalacağız? Yiyeceğimizin, içeceğimizin beş duyu organımızla hissedeceğiz. Yemeğin tadına, dokusuna, kokusuna, görüntüsüne, sesine odaklanacağız. Adeta bir gurme gibi!

Küçük bir pratikle ‘Mindful Beslenme’ yi pekiştirebilirsiniz. Bu pratiği her yemek yediğimiz zaman yapmak zorunda değiliz. Ama ne kadar çok yaparsak besinlere bakış açımız, besinlerden aldığımız hazzın daha farklı bir boyuta ulaştığını göreceksiniz.

Mindful Beslenme Pratiği:

5 duyumuzdan; görme, tatma, koklama, dokunma ve işitmeyi kullanarak sadece besine odaklanacağız.

Besin olarak armudu düşünelim. İlk görme duyumuzla besini inceleyelim. Yumurta şeklinde olan armudun benekli ilk dikkatimizi çekiyor. Dokunma duyumuzla armudun yumuşak yapısını hissediyoruz. Daha sonra kokusuna bakıyoruz. Hafif şekerimsi ve mayhoş bir koku geliyor. Tatma kısmına geldiğimiz zaman armudun fresh tatlı tadını alıyoruz. Ve aldığımız her ısırıkta da sulu ve tok ses dikkatimizi çekiyor.

Mindful Beslenmenin Yararları:

Çoğu zaman hepimiz otomatik pilotta yaşıyor gibiyiz. Doyduğumuzu hissetmez, yediklerimizin aromasını alamaz, bir görev gibi karnımızı doyururuz.

Mindful beslenmeyle; yemeğin tadını çıkararak yemek, ne yediğimizin farkında olarak yavaş yemek, yemeğin tadını arttırır ve yediğimiz yemekten daha çok tatmin oluruz.

Şimdiki anı kucaklayan insan, kendini kucaklamayı da öğrenir…