Glutatyonu vücudun en önemli ve en güçlü antioksidanı olarak tanımlayabiliriz. Normalde çoğu antioksidanı dışarıdan yediklerimizden alabilirken glutatyon vücudumuz tarafından da üretilir. Glutamat, sistein ve glisin olan bu 3 aminoasitten meydana gelen bir moleküldür.

Kötü beslenme alışkanlıkları, kronik hastalıklar, enfeksiyonlar sürekli stres halinde bulunan kişilerde ve yaşın artmasıyla birlikte glutatyon seviyeleri düşer.

Glutatyonun Faydaları:

1)Oksidatif stresi azaltır: Oksidatif stresle birçok hastalığın oluştuğunu biliyoruz. Oksidatif stresin oluşmasındaki ve atmasındaki nedenler arasında da kilo problemi, işlenmiş gıda tüketimi, sigara-alkol, bazı ilaçlar, endüstriyel kimyasallara maruz kalma, çevre kirliliği olarak verilebilir. Oksidatif stres, serbest radikallerin üretimi ile vücudun onlarla savaşma yeteneği arasında bir dengesizlik olduğunda ortaya çıkar. Çok yüksek seviyelerde oksidatif stres, birden fazla hastalığın habercisi olabilir. Bunlara diyabet, kanser ve romatoid artrit dahildir. Glutatyon, sırayla hastalığı azaltabilecek oksidatif stresin etkisini ortadan kaldırmaya yardımcı olur.

2)Karaciğer yağlanmasında (alkolik olan ve alkolik olmayan) tedavisinde etkisi:

Karaciğerde hücre hasarı glutatyon da olmak üzere antioksidanların eksikliğiyle artabilir. Bu da karaciğer yağlanmasına neden olur. Glutatyonun, alkole bağlı ve alkole bağlı olmayan kronik yağlı karaciğer hastalığı olan bireylerin kanındaki protein, enzim ve bilirubin düzeylerini iyileştirdiği gösterilmiştir.

Bir çalışmada, glutatyonun en çok karaciğer yağlanması olan kişilere yüksek dozlarda intravenöz olarak verildiğinde etkili olduğunu bildirilmiş. Çalışmaya katılanlar ayrıca karaciğerdeki hücre hasarının bir belirteci olan malondialdehitte azalma olduğunu gösterdi.(1)

3)Yaşlı bireylerde insülin direncini kontrol altına alma:

İnsanlar yaş aldıkça vücutları daha az glutatyon üretir. Glutatyonun yaşlı bireylerde kilo yönetiminde ve insülin direncinin rolünü araştıran bir çalışmada; düşük glutatyon seviyelerinin daha az yağ yakma ve vücutta daha yüksek yağ depolama oranları ile ilişkili olduğunu gösterildi.(2)

4) Otoimmün hastalığa karşı savaşma:

Otoimmün hastalıkların sebep olduğu kronik inflamasyon oksidatif stresi artırabilir. Bu hastalıklar arasında romatoid artrit, çölyak hastalığı ve lupus bulunur. Bir araştırmaya göre, glutatyon vücudun immünolojik tepkisini uyararak veya azaltarak oksidatif stresi azaltmaya yardımcı olur. Otoimmün hastalıklar, belirli hücrelerde mitokondriye saldırır. Glutatyon, serbest radikalleri ortadan kaldırarak hücre mitokondrilerini korumaya çalışır.(3)

5) Otizmli çocuklarda oksidatif hasarı azaltma:

Birçok çalışmada otizmli çocukların beyinlerinde yüksek oksidatif hasar ve daha düşük glutatyon seviyelerine sahip olduğu gösterilmiştir.

3-13 yaş aralığındaki çocuklara 8 hafta boyunca ağızdan ve nispeten daha az emilen deriden glutatyon desteği vererek çocuklarda metabolik sendromların azaldığı gösterilmiş.

      Glutatyonu Artırma Yolları:

  • Glutatyonu birkaç şekilde alabiliriz. Beslenme açısından glutatyon yapımında öncü olan besinleri tüketerek glutatyon üretimini arttırmaya çalışabiliriz.

Bu besinler; elma, kuşkonmaz, brokoli, ıspanak, sarımsak gibi örnekler verilebilir.

Milk thistle (deve dikeni), keten tohumu, whey protein de yine glutatyon seviyelerini yükseltir.

  • Bağırsaktan emilen lipozamal glutatyon ve damardan verilen IV glutatyon vardır. Fakat glutatyonu arttırmanın en etkili yolu damardan yani IV şeklinde almaktır.

Referanslar:

(1):Honda Y, et al. Efficacy of glutathione for the treatment of nonalcoholic fatty liver disease: an open-label, single-arm, multicenter, pilot study 2017

(2):Pathak D. Correcting glutathione deficiency improves impaired mitochondrial fat burning, insulin resistance in aging, 2013

(3):Perricone C, et al. Glutathione: a key player in autoimmunity, 2009